Aslanbaş Hukuk Bürosu - Av. Mert Koray Aslanbaş
ANONİM ŞİRKETLERDE HAKLI SEBEPLE FESİH DAVASI

Anonim şirketin haklı sebeple feshi, kanun koyucu tarafından anonim şirketlerde azınlık pay sahiplerine tanınmış bir haktır. Haklı sebeple fesih kavramı, mehaz kanun olan İsviçre Borçlar Kanunu’nda yer almasına rağmen bu konuda 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nda bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bu kavram ilk defa, 2012 yılında yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nun “Sona Erme ve Tasfiye” bölümünde yer alan “Haklı Sebeplerle Fesih” başlıklı 531. maddesinde düzenlenmiş ve mevzuatımıza girmiştir. İşbu makalede, anonim şirketlerde haklı nedenle feshi davası müessesesi (“Fesih Davası”) açıklanacak ve fesih talebine konu haklı neden kavramı doktrin ve Yargıtay görüşleri ışığında tartışılacaktır.

GENEL OLARAK FESİH DAVASI

2012 yılında yürürlüğe giren TTK ile kanun koyucu tarafından anonim şirketlerdeki azınlık pay sahiplerine tanınmış en kuvvetli haklardan biri anonim şirketin haklı nedenle feshi davasıdır. TTK’nın 531. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” düzenlemesini havi olup işbu hüküm uyarınca halka açık olmayan anonim ortaklıkta sermayenin en az yüzde onunu temsil eden pay sahipleri haklı sebeplerin varlığı halinde tüzel kişiliğe karşı şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurarak Fesih Davası açabileceklerdir. Pay sahiplerinin anonim şirkete karşı Fesih Davası açabilmeleri için kanunda özel bir süre düzenlenmemiş olup haklı sebebin ortaya çıktığı ve Fesih Davası ikame edildiği andan itibaren dava sonuçlanıncaya kadar olan süreçte kanunda belirtilen oranlarda payı ellerinde bulunduran pay sahipleri ortaklığa karşı işbu davayı açabileceklerdir.

FESİH GEREKÇESİ OLARAK HAKLI SEBEP KAVRAMI

Özel fesih türlerinden biri olan haklı sebeplerin veya olayların varlığı hususunda neler arandığı kanunda belirtilmemiş olup hangi olayların varlığı halinde mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilebileceği hususu öğreti görüşleri ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde şekillenmektedir. Doktrinde genel olarak kabul gören görüşe göre, haklı sebep olarak nitelendirilen fesih sebebinin objektif ve pay sahibinin şahsından bağımsız olması gerekmektedir. Dolayısıyla, fesih talebine konu sebebin şirketin devam etmesinin, doğruluk ve güven kuralına göre dava açan ortaktan beklenemeyeceği duruma gelmesi ve diğer menfaat sahiplerini de etkileyebilecek ölçüde olması gerekmektedir. Bu koşulların varlığı halinde diğer menfaat sahiplerinin de hakları gözetilerek menfaatler dengesi bozulmadan son çare olarak şirketin feshine karar verilebilecektir. Bu yaygın kabulün tek istisnası aile şirketleri olup Yargıtay tarafından istisnai olarak pay sahiplerinin ailevi ve bir takım kişisel sebeplerin de değerlendirmede göz önüne alındığı bilinmektedir.

Doktrinde haklı sebebe örnek olarak; şirketin kötü yönetimi sebebiyle mali sıkıntılar yaşanması ve bu durumun menfaat sahiplerinin haklarının zedelenmesine neden olması, kasanın sistematik biçimde boşaltılması, geçerli bir sebebe dayanmaksızın kar payının uzun süredir dağıtılmıyor olması, azınlık pay sahiplerinin haklarının sistematik bir şekilde kısıtlanması, genel kurulun sürekli olarak toplantıya davet edilmemesi veya karar almasının engellenmesi, ortaklık amacıyla bağdaşmayan faaliyetlerin yürütülmesi, şirket organlarının görevlerini yerine getirmesinin engellenmesi ve şirket mallarının şirketin amaç ve faaliyetini engelleyecek veya önemli ölçüde sınırlayacak kısmının elden çıkartılması ve pay sahipleri sözleşmelerinin ihlal edilmesinden kaynaklanan kişisel sebepler gibi sebepler gösterilebilecektir.

Yargıtay aşağıdaki durumların haklı nedenle feshi sebebi oluşturacağını istikrarlı vermiş olduğu kararlarında vurgulamaktadır:

  • Anonim şirketin kötü yönetilmesi,
  • Genel kurul toplantılarının yapılmaması, toplantıya katılım olmamasına rağmen imzaların şüpheli şekilde tamamlanması, şirket fiilen iflas etmiş ve borca batık bir durumda olmasına rağmen, TTK’nın ilgili maddeleri ısrarla tatbik edilmeyerek bu konuda genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmaması şeklinde gerçekleşen genel kurul toplantılarındaki usulsüzlükler,
  • Şirketin bireysel çıkarlara yönelmesi suretiyle ortaklık amacından uzaklaşması, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaması,
  • Paydaşlara ihtara rağmen şirketin mali durumu hakkında bilgi verilmemesi, şirketin gelir ve giderlerinin incelenmesine izin verilmemesi, ortakların şirketin yönetimi, malvarlığı ve kâr-zarar durumu hakkında bilgilendirilmemesi, ortakların denetim ve bilgi edinme haklarının engellenmesi suretiyle bilgi alma ve inceleme haklarının kısıtlanması,
  • Uzun süre pay sahiplerine kâr payının dağıtılmaması, paydaşların kâr payı alma hakkının engellenmesi, şirketin yüksek kârlılığa rağmen paydaşlara kâr payı dağıtılmaması ve
  • Ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, ortağın bakiye borcunu ödemede temerrüdü, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıkların olması ve bunların yargıya intikal etmesi, davacı ile şirketin diğer ortakları olan kardeşleri arasındaki ilişkilerin tamamen bozulmasının aile şirketi niteliğindeki şirketin işleyişine de yansıması suretiyle ortaklar arasında giderilemeyecek ölçüde güvensizlik ve anlaşmazlığın ortaya çıkması.

Lakin sayılan bu sebeplerden birinin varlığının tek başına kesin olarak ortaklığın feshini gerektirdiğinden söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla TTK’da düzenlenen özel hükümler, somut olayın şartları ve içinde bulunulan durum ayrıca değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, özel hükümlerin uygulama alanı bulduğu hallerde öncelikle işbu hükümlerin uygulanması gerekmekte ve haklı sebeple fesih yoluna başvurulması mümkün olmamaktadır.

FESİH KARARI VE DİĞER ÇÖZÜMLER

Yukarıda açıklandığı üzere, azınlık pay sahipleri haklı sebeplerin varlığı halinde ortaklık tüzel kişiliğine karşı ortaklığın bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesine başvurarak ortaklığın feshini talep edebileceklerdir. Fesih Davası açılabilmesi için, fesih talebine haklı sebep teşkil eden durumu engellemeye yönelik bir tedbire başvurulmuş olması gerekmemektedir. Nitekim, bu duruma karşı önceden açılmış bir dava, verilmiş olan bir mahkeme kararı veyahut hiç açılmamış bir dava da kesin olarak feshin kabulüne veya reddine karar verileceği anlamına gelmemektedir. Fesih Davası’nın açılabilmesi için hali hazırda önceden açılmış bir dava açılması veya pay sahipleri tarafından bir tedbirin alınmış olması gerekmiyor olsa da fesih talebine konu duruma karşı azınlık pay sahipleri tarafından önceden açılan ve kazanılan bir davanın Fesih Davası’nı da olumlu yönde etkileyebileceği değerlendirilmektedir.

Haklı sebeple fesih hükümlerine dayanılarak açılan bir davada mahkeme tarafından feshin kabulüne karar verilebileceği gibi, TTK m.531 uyarınca işbu sebeplerin feshi gerektirmediği sebebiyle başkaca çözüm yollarına da karar verilebilir. Zira sermaye şirketlerinden olan anonim şirketin devamlılığı ve faaliyetlerini sürdürmesi esas olması sebebiyle ekonomik değeri haiz şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer alternatif yolların değerlendirilmesi gerekmektedir. Böylece azınlık tarafından her ne kadar fesih talep edilmişse de feshin son çare ilkesi gereği hakim tarafından re’sen başka çözüm yollarına da karar verilebilmektedir. 

Diğer bir deyişle, hakim tarafından azınlığın haklarını koruyabilecek ve haklı sebebi ortadan kaldıracak kabul edilebilir bir çözüm yolunun uygulanmasına hükmedilebilir. Bu çözüm yollarına örnek olarak mahkeme tarafından davacı azınlık pay sahibinin ortaklıktan çıkarılması, kâr payının dağıtılmasına karar verilmesi, yönetim kurulu veya genel kurul kararının geçersizliği veya içeriğinin değiştirilmesi, kesin hükümsüz veya yok olduğu tespit edilen bir ana sözleşme hükmünün geçersizliğine karar verilmesi, bir pay sahibinin yönetim kurulu üyeliğine getirilmesi veya şirketin bölünmesine karar verilmesi verilebilir.

SONUÇ OLARAK

Haklı sebeplerin varlığı halinde anonim şirketin feshinin talep edilebilmesi kanun koyucu tarafından azınlık pay sahiplerine tanınmış son derece önemli ve kritik bir haktır. Feshe haklı sebep teşkil edecek durumların neler olduğunun kanunda sayılmamış olması sebebiyle her bir durum kendi özelinde ilgili mahkeme tarafından ayrıca incelenecektir. Zira mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilebileceği gibi kabul edilebilir diğer bir çözüme de hükmedilebilecektir. Konu hakkında açılması planlanan dava bakımından, şirketler hukuku alanında uzman avukatlar tarafından hazırlık ve değerlendirme yapılması tavsiye edilmektedir. 

 

 

banner img

Bize hafta içi hergün , 09:00 - 18:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz...

Bize danışın

Bize danışmak için aşağıdaki form bilgilerini doldurarak tarafımıza ulaşabilirsiniz...