Aslanbaş Hukuk Bürosu - Av. Mert Koray Aslanbaş
İZALE-İ ŞÜYU DAVASI VE MÜLKİYET ÇEŞİTLERİ (ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ)

Ortaklığın giderilmesi davası; taşınır ya da taşınmaza ortak mülkiyet olarak sahip olan hissedarların, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu malda ortaklar arasındaki paydaşlığa, aynen taksim ya da satış yolu ile son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan, davanın bütün tarafları için neredeyse aynı sonuçları doğuran bir dava türüdür.

Mülkiyet çeşitleri olarak dile getirdiğimiz elbirliği mülkiyeti ve paylı mülkiyet çeşitlerini, söz konusu olan ortaklığın giderilmesi davasına geçmeden öncede incelemekte fayda vardır.

Elbirliği mülkiyeti (iştirak mülkiyeti) Türk Medeni Kanunu’nun 701. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.

İlgili kanun maddesinin devamı hükümleri uyarınca; ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmeden aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.

Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçmesiyle sona erer. Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.

Elbirliği mülkiyetinin çoğunlukla miras yolu ile ortaya çıktığının bilinmesinde fayda vardır.

Paylı mülkiyet ise Türk Medeni Kanunu’nun 688. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre; paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir. Paylı mülkiyet tüzel kişiliğe haiz değildir.

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi ise Türk Medeni Kanunu’nun 644. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da bu hükümler uygulanır.

Ortaklığın giderilmesi davasını açma hakkı, dava konusu olan menkul veya gayrimenkule ortak olan paydaşların her biri tarafından, diğer paydaşlara açılması şartıyla verilmiştir. Herhangi bir paydaş ortaklığa son verilerek ortaklığın bitirilmesini isteyebileceği gibi, kendisine dava yöneltilen ve davalı konumunda olan paydaşlarında ortaklığın ne şekilde giderileceğine ilişkin talepte bulunma hakları vardır. Ortaklığın giderilmesi davasının yönetileceği kişinin hayatta olmaması durumunda ise dava mirasçılara yöneltilecektir.

HMK 12. Madde uyarınca Ortaklığın Giderilmesi davasında yetki kuralları kesin olarak belirlenmiş ve taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu belirtilmiştir. Görevli mahkeme ise davanın açılmasında yetkili olan il ya da ilçenin bağlı olduğu adliyede, Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

 

 

Ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra davanın tarafı olan paydaşlar, dava konusu olan malın nasıl bölüştürülüp paylaştırılacağına dair bir anlaşmaya varırlarsa eğer bunu hakime bildirebilirler.  Hakimde tarafların anlaşması doğrultusunda ortaklığın giderilmesine karar verebilir. Paydaşlar arasında bir anlaşma olmadığı takdirde ise ortaklık aynen taksim yoluyla veya satış yoluyla giderilir.

Ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra davalı olan taraflardan sadece birisinin aynen taksim talebinde bulunması yeterlidir. Aynen taksim talebinin olması durumunda ise hakim öncelikli olarak aynen taksim şartlarının mevcut olup olmadığını araştırmakla yükümlüdür. Aynen taksim şartları ise biraz daha teknik bir tarafa kaymakta ve imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın değerinde büyük kayıpların olması olası ise hakim aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesine karar veremez.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10222 E. – 2019/7149 K. sayılı ilama göre; “Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.” denilmekle, dava konusu taşınmazın aynen taksimi için mahkemenin araştırması gereken hususlar ortaya konulmuştur.

Türk Medeni Kanunu’nun 642. Maddesine göre; mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh hakiminden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Paylaşmanın derhal yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hakimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.   

Ortaklığın giderilmesi davalarında, dava konusu olan gayrimenkulde kat mülkiyetinin kurulmasının mümkün olduğu durumlarda bu taşınmaz malda satış yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verilmez.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9644 E. – 2019/6674 K. sayılı ilama göre; “Aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi davalarında her bir paydaşa bir bağımsız bölüm düşmesi asıl ise de, Dairemizin uygulamalarında mirastan elbirliği (iştirak) mülkiyetinin söz konusu olması halinde birden fazla elbirliği halindeki malike bir bağımsız bölümün tahsis edilmek suretiyle de ortaklığın giderilmesi mümkündür. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak öncelikle kat mülkiyetine geçişin sağlanması yolunda yargılama yapılarak, aynen taksim isteyen tarafa kat mülkiyeti kurulmasına engel oluşturan eksikliklerinin giderilip yasal koşullara uygun hale getirilmesi için süre verilmesi ve Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinde belirtilen eksikliklerin giderilmesi suretiyle paydaş ve bağımsız bölüm itibariyle her bir müşterek malike/paydaşa (mirasçı davalılar arasında elbirliği şeklinde) en az bir bağımsız bölüm verilerek kat mülkiyeti oluşturulması, bağımsız bölüm ve daireler arasındaki değer farkının ise ivaz ilavesiyle denkleştirilmesi mümkün bulunmaktadır.” denilmekle ilgili hususta dikkat edilmesi gereken şeylerde belirtilmiştir.

 

 

 

Ortaklığın satış yoluyla giderilmesi ise Medeni Kanun 699. Maddede düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesinin mümkün olmadığı durumlarda ve malın önemi bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık arttırma yoluyla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

Taşınmaz malın satışı, ortaklığın giderilmesi kararını veren görevli Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından değil, satış memurluğu veya icra müdürlüğü marifetiyle yapılır.

Ortaklığın giderilmesi davasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise davaya konu olan taşınmaz üzerinde kamulaştırma şerhinin bulunup bulunmadığıdır. Eğer ki ilgili taşınmaz üzerinde kamulaştırma şerhi mevcut ise; mahkemece kamulaştırma şerhi üzerinde durulması, kamulaştırma işlemini yapan kurum ya da kuruluşun davaya dahil edilmesi, kamulaştırmanın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kamulaştırma işlemlerinin kesinleştirilmesi ve eğer taşınmaz kısmen kamulaştırıldı ise ifraz işlemlerinin tamamlanması için davaya dahil edilecek kuruma HMK 165. Madde uyarınca uygun bir süre verilmelidir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/964 E. – 2020/42 K. sayılı ilama göre; “Öte yandan, dava konusu taşınmazlarda kamulaştırma şerhi bulunduğu takdirde kamulaştırma belgeleri getirtilerek kamulaştırma işlemlerinin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kamulaştırma kesinleşmişse kamulaştırılan kısmın ifrazı için davacıya uygun bir süre verilerek taşınmazın kalan kısmının ortaklığının giderilmesine karar verilmesi gerekir.” denilmekle, bu hususun bozma sebebi olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir.

Ortaklığın satış yolu ile giderilmesinde, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesat dediğimiz bütünleyici parçalar önem teşkil etmektedir. Taşınmaz üzerinde yer alan bütünleyici parçalara bina, ağaçlık alanlar, bahçeler vs. gösterilebilir. İlgili alan üzerinde yer alan bütünleyici parçaların hangi paydaşa ait olduğu konusundaki uyuşmazlıklar “muhdesatın aidiyetinin tespiti davası” açılarak giderilir. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, asıl davamız olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılır.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/8055 E. – 2019/6233 K. sayılı ilama göre; “…muhtesatın aidiyeti davasının bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilerek muhtesat hakkında ihtilaf yokmuş gibi karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, davalı tarafından açılan muhtesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” denilmekle, açılan muhtesatın aidiyeti davasının bekletici mesele yapılmamasının bozma sebebi olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir.

 

Av. Miraç Burak ÇAKIR

banner img

Bize hafta içi hergün , 09:00 - 18:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz...

Bize danışın

Bize danışmak için aşağıdaki form bilgilerini doldurarak tarafımıza ulaşabilirsiniz...